top of page

HAMMAMÎZÂDE Ä°SMAÄ°L DEDE

DoÄŸum; 9 Ocak 1778
Şehzadebaşı, İstanbul

Ölüm; 29 Kasım 1846
Mina, Mekke

 

Hammâmizâde_İsmâîl_Dede_Efendi_.jpg

Hammamizade İsmail Dede 1778 tarihinde Şehzade başı civarında bir evde doğmuştur.

Babası  Süleyman AÄŸa, Manastıra baÄŸlı, Görice sancağının Kesriye kasabasındandır.

Süleyman AÄŸa, zamanının vezirlerinden Bosnalı Cezzar Ahmet PaÅŸanın bir müddet mühürdarlığında bulunmuÅŸ, sonra bu vazifeden ayrılarak, Ä°stanbul’a gelmiÅŸ, Åžehzadebaşı’nda AcemoÄŸlu hamamını  satın alarak geçimini bu iÅŸle saÄŸlamaÄŸa koyulmuÅŸtur. Süleyman AÄŸa, Ä°stanbul’a geldikten sonra Rukiye Hanım isminde bir kadınla evlenmiÅŸ ve bu izdivaçtan Dede Efendi dünyaya gelmiÅŸtir. Küçük Ä°smail sekiz yaşına gelince HekimoÄŸlu Ali PaÅŸa Camii yanındaki Çamaşırcı mektebine devama  baÅŸlamış ve ilk tahsilini orada bitirmiÅŸtir.

 
Bu mektebe devamı sırasında sesinin güzelliÄŸi ve musikiye olan kabiliyet ve istidadından dolayı ilahici başı olmuÅŸ­tur. O sırada mektep civarında oturan Anadolu Kesedarı  Uncu zade Mehmet Emin Efendinin çocuÄŸu da aynı mektebe verilmiÅŸti. Bu münasebetle yapılan amin alayında ilâhicibaşının  sesi Mehmet Emin Efendinin pek hoÅŸuna gitmiÅŸ, az çok musiki ile meÅŸgul olan bu zat, küçük Ä°smail’e ilk musiki terbiyesini vermeÄŸe baÅŸlamıştır.
 
Uncu zade, onun musiki terbiyesine ihtimam ettiÄŸi kadar, istikbalini de düÅŸünmüÅŸ ve on dört yaşına gelmiÅŸ olan Dedeyi baÅŸ muhasebe kalemine çıraÄŸ etmiÅŸtir.
 
Dede yedi sene kadar hem bu kaleme, hem de Uncu zadenin derslerine devam etmekle beraber, ayrıca haftada iki gün Yenikapı Mevlevihane’sine giderek dergâhın ÅŸeyhi Ali Nutki Dedenin derslerinden de faydalanmıştır. Önceleri yalnız musiki öÄŸrenmek maksadıyla dergâha devama baÅŸlayan Ä°smail, daha sonraları çilesini tamamlayarak ‘Dedeler’ zümresine katılmıştır.

Ä°kinci Mahmut’un  hükümdarlık   seneleri Dedenin sanat hayatının en parlak ve en verimli devrini teÅŸkil eder. Dede, en güzel, en sanatlı eserlerini bu zamanlarda bestelemiÅŸtir. Fakat Sultan Mecit zamanında, sarayda neÅŸesiz bir hayat geçirmeye baÅŸlamıştı. Abdülmecit, sanatlı ve derin eserlere pek raÄŸbet etmez, deÄŸeri olmayan birtakım bayağı ÅŸarkılardan zevk alırdı.
 
Ä°smail Dede, bir gün çıkarlarından bestekâr Dellalzade'ye bu halden acı acı ÅŸikâyet etmiÅŸ, laf ara­sında “Bu oyunun tadı kaçtı!” demiÅŸtir. O günden sonra pa­diÅŸahtan müsaade alarak, Dellalzade ve Mutaf zade ile birlik­te Hacca gitmek niyetiyle Ä°stanbul’dan uzaklaÅŸmıştır. Dedenin Hacca gittiÄŸi sene Hicazda ÅŸiddetli bir kolera çıkmıştı. Zavallı sanatkâr, haccını yaptıktan sonra  1845 senesinde bu müthiÅŸ ve korkunç hastalığa yakalanarak vefat etmiÅŸtir. Ne kadar gariptir ki, Dede bir Kurban Bayramında doÄŸ­muÅŸ, 71 sene sonra yine bir Kurban Bayramında ölmüÅŸtür.

bottom of page